BALIKESİR’de çocuk sahibi olamayan Özlem (47) ve Tuna Gül (48) çifti, 8 yıl önce, 5 ay arayla bir kız çocuğunu evlat edinip, bir kız çocuğunun da koruyucu ailesi oldu. Bu süreçte işini bırakıp kızlarına saatlerce masal anlatan Özlem Gül, üniversitede Masal ve Hikaye Anlatıcılığı eğitimi alıp yeni bir meslek edindi. Çevresinde ‘Masalcı Anne’ olarak anılan Gül, “Hobiden işe doğru giden bir şey oldu. Ama görev değil; en önemli ayrıntı bu. Tamamen içimden geliyor ve çok çok mutlu oluyorum” dedi.
Balıkesir’de 2008’de evlenen Özlem- Tuna Gül (48) çifti, çocuk sahibi olamayınca tüp bebek denemeye karar verdi. 10 defa tüp bebek deneyen çift, başarı sağlanamayınca süreç sonunda evlat edinmek istedi. 2014 yılında başvuru yapan çift, sürecin uzaması ile koruyucu aile olmak için de talepte bulundu. Bir kız bebeğin koruyucu ailesi olan çift, kısa süre sonra gelen telefonla bir kız çocuğunu da evlatlık edindi.
‘8 AY SONRA BİZİ ARADILAR’
Çocuk sahibi olmak için yıllarca uğraştıktan sonra 5 ay ortayla 2 kız çocuğu annesi olduğunu söyleyen Hasret Gül, “Evlat edinmeye karar verdik. Bununla ilgili uzun bir prosedür var natürel. 3 yıldan evvel mümkün olmadığı söylendi. Bekleme sürecindeyiz. Bu ortada 10 sefer tüp bebek denedik. Biz tekrar kuruma gittik. Bu sefer hami aileye başvuralım dedik. Onda da yeniden bir prosedür olduğunu, ancak evlat edinmeye nazaran daha az bir prosedür olduğunu söylediler. Yazıldığımızdan yaklaşık 8 ay kadar sonra bizi aradılar ve almak için yola çıktık. Çıktıktan kısa bir vakit sonra bir telefon geldi. Dediler ki, ‘Bebeği ebeveynleri gelip, aldı.’ Bir anda çok berbat oldum. Nasıl hissettiğimi anlatamam. Bu pek sözlere sığmıyor. Yanlışsız kelimeyi bulamıyorum. ‘Nasip değil’ dedik ve geri döndük. Tam 20 gün sonra tekrar bize bir telefon geldi. Dediler ki, ‘O, geri geldi.’ Şok oldum. Eşim de ‘Bu çocuk bizim kısmetimiz’ dedi. Gittik, onu aldık. İş tempomuz çok ağırdı. Bir atölyem vardı, devrettim. Bebeğimizle oynaşıyoruz, gülüşüyoruz. Tam 5 ay sonra bize bir telefon geldi. Evlat edinmek istediğimiz bebeğin de hazır olduğunu söylediler. Oradan ikisiyle bir arada çıktık” dedi.
KIZLARINA VAKİT AYIRMAK İÇİN İŞİNİ BIRAKTI
O süreçte İstanbul’da yaşayan ve bir deri atölyesi bulunan Özlem Gül, kızlarına vakit ayırmak için çok sevdiği mesleğini bırakıp, atölyesini devretti. Daha sonra kızlarıyla birlikte, her anne gibi bir masal yolculuğuna çıktı. Kızlarına masal ve hikayeler anlatan Gül, bu süreçteki deneyimlerini meslek haline getirmeye karar verip, Yıldız Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Masal ve Kıssa Anlatıcılığı eğitimi programına katıldı. Gül, burada Türkiye’de yaşayan Fransız hikaye anlatıcısı, yazar ve öğretmen Jüdith Malika Liberman ile yazar Ayşegül Dede’den eğitim aldı.
‘JUDITH LİBERMAN’DAN EĞİTİMLER ALDIM’
Kızları kreşe başladığında, çocuklara ahşap boyama dersi verdiğini söyleyen Gül, tanıştığı bir okul sahibinin sorduğu soru ile hayatının değiştiğini anlatarak, şöyle konuştu:
“Hayatımın kapısını açmama yardımcı olan soru geldi; Hasret Hocam, masal anlatıyor musunuz? Bu soru ile birkaç defa karşılaşınca, işaret olabileceğini düşündüm. Bununla ilgili bir üniversiteden masal ve öykü anlatıcılığı eğitimi aldım. Çok pahalı bir hocadan, bu mevzuyla ilgili hakikaten çok duayen olan Jüdith Liberman’dan eğitimler aldım. Ayşegül Dede’den eğitimler aldım. İçimde de vardı herhalde. Daha sonra masalsı, kıssa biçiminde yazdığımı fark ettim. Sonra gittiğim okullarda onları da anlatmaya başladım. ve masallarıma minik minik müzikler ekledim. Okullarda daima bu türlü anlatmaya başladım. Daha sonra bir markaya bir masal dizini yazdım. ve onlar, bunu animasyona çevirmek istedi. Daha sonra bununla ilgili sinemalarını çektiler. Ufak çizgi sinemalar, animasyonlar yaptılar. Onları seslendirdim.”
Hobiden işe doğru giden bir durumun olduğunu belirten Özlem Gül, ‘Ama görev değil; en önemli ayrıntı bu. Tamamen içimden geliyor ve çok çok mutlu oluyorum. Bu yolculuğumda doğru yerde olduğumu düşünüyorum. Ama tabii çok uzun bir yolculuk. Ama benim çok güçlü iki meleğim var. Meleklerim beni doğru yere götürecektir diye inanıyorum” dedi.
BÜYÜKLERE DE MASALLAR ANLATTI
Pandeminin başlamasıyla birlikte eşi ve 2 kızıyla bir arada, annesinin memleketi olan Balıkesir’e taşınan ve burada büyüklere de masal anlatan Hasret Gül, “Burada kısa bir eğitim süreci oldu. Buradaki bütün anaokullarını gezdim. Bu bölgedeki anaokulu öğretmenlerine masal anlatıcılığına dair giriş eğitimi verdim. Onun dışında çağrıldığım yerlere gidiyorum. Burada özel bir kulüp tarafından çağrılmıştım. Orada büyüklere masal anlattım. Çok keyifliydi. Masalın sonunda büyükler, sesleri ve hareketleri yaparak, kapıdan çıkıyor. Müthiş güzel bir şeydi. Masala en çok bizlerin ihtiyacı var” diye konuştu.
‘BÜTÜN HİKAYEYİ BİLİYORLAR’
20’ye yakın masal ve hikayesi olan ve bunları kitaplaştırmak için çalışmalarını sürdüren, kızlarının arkadaşlarının deyimiyle ‘Masalcı Anne’ Hasret Gül, hayatının kızları sayesinde değiştiğini söyledi. Gül, “Bütün kıssayı biliyorlar. Hiç çekinmeden, minik kıssalarla çocuklarımıza daima anlattık. Kimi vakit ormandaki kuşlardı, kimi vakit maymunlardı, kimi vakit ağacın ardındaki kedilerdi. Fakat daima bildiler. Daha manaya düzeyine geldikleri vakit, biliş düzeyleri yükseldiğinde, biraz daha gerçek hayattan, sahiden bir şeyler anlattık. Sonra daha büyüdüklerinde biraz daha kattık, biraz daha kattık. Artık tüm olaylara vakıflar ve bunu söylemekten de hiç gocunmuyorlar. Eşimle tek gayemiz; kendilerine sahip çıkan ahlaklı, çok hoş fıstık üzere genç kız olsunlar. Büyüsünler, kendilerine sahip çıksınlar” dedi.
Çocuk sahibi olamayan ailelere seslenen Gül, “Ertelemeyin, korkmayın. Kaygı hiçbir şey tabir etmiyor. Korkacağınız vakit dilimi kadar, o memnunluğu ona yaşatsanız kâfi. Siz de tatsanız yeter” diye konuştu.
